ANNEMİ ÇOK SEVİYORUM
Bugün Bakü’ye gitmem gerekti. Yolda giderken, öylece dışarıyı izliyordum. Sessizce etrafı izlemek o kadar zevkliydi ki.
Dönüş yolunda, Europa Hotel’i gördüm. Buradan nefret ederim çünkü ben çok küçükken aklımda kalan bir anı var burayla ilgili. Bu anı, benim hatırımda nasıl kaldı anlamıyorum çünkü onu yaşadığımda kendimi bilemeyecek kadar küçüktüm. Sanırım, ailemin anlattıklarıyla bir şekilde kaldı hafızamda.
Ben küçükken bu otelin önünden arabayla geçerken birden arabadaki herkes dışarı bakıp, gülmeye başladı ve ben bir şey görmediğim içim anneme sordum neye güldüklerini. Annem de gülerek “etekli erkekler vardı yolda. Polisler gelince hepsi kaçıştı” dedi. Bu, bana pek de komik gelmedi ama ben de sırf onlar da güldüğü için güldüm o anda.
Oradan her geçişimde aklıma bu geliyor ve sinir oluyorum. O etekli adamlardam nefret ediyordum, eşcinsel olduğumu henüz keşfetmemişken. Bunun olacağını bilsem acaba kendimden de nefret eder miydim?
Ben travesti değilim ama sonuç aynı değil mi? O oteli gördükten sonra bir daha emin oldum ki; aileme kızmamalıyım.
Sonra bir anı daha geldi aklıma. Bugün hep anılar aklımda. Ben küçükken, annem beni bir kaç defa saçıma uzun saç gibi görünecek bir şeyler takarken yakalamıştı. Aslında peruk değildi de ben hayalimde onu peruk yapıyordum. O zaman bana önceden izlediğimiz bir filmi hatırlatmıştı.
Filmin adını hatırlamıyorum ama bazı sahneler aklımda. Filmde bir erkeğin kadına dönüşmesinden bahsediliyordu. O filmi bulsam yine izlemek isterim. O filmdeki erkek gibi olursun demişti, bana. Ben de korkmuştum.
Bir kaç gün sonra televizyonda Kuşum Aydın’ı, Fatih Ürek’i görmüştük (eğer yanlış hatırlamıyorsam). Annem bana “bak bu hale mi düşmek istiyorsun?” diye sordu. Tabii ki bu cevabı beklenen bir soru değildi. Sorduktan hemen sonra kendisi konuştu ve cevabımı beklemeden “vallahi baban öldürür seni duysa” dedi.
Ben de o günden sonra, bir daha öyle şeyler yapmadım. Çocuktum neticede. Şimdi düşününce çok garip geliyor bana, salak gibi hissediyorum kendimi. Ama ailemi dinlemiştim, işte. Başka ne yapabilirdim ki? Çocuktum sonuçta.
Aileme eşcinsel olduğumu söylesem; o kelimenin ne anlama geldiğini anlayacaklarını bile sanmıyorum. Onlar için yalnızca “mavi” kelimesi var. Başka kelimeler de olduğunu anlatmak çok zor. Ama bir gün annemin Prayer for Booby’i izlemesini isterdim.
Ben böyle konuştum diye, annemin kötü bir kadın olduğunu düşünmeyin lütfen. O, kötü bir insan değil. Bu sadece benim görüşüm de değil üstelik, herkes onun içim böyle düşünür.
Ben annemle konuşmayı severim hele okuduğumuz kitaplarla ilgili sohbetlerimize bayılırım.
Bir gün bahçede yalnızdı ve fasulye ayıklıyordu. Ben de yanına gittim, sohbet etmek için. Öylesine havadan sudan konuşuyorduk. Gençliğinden bahsetmesi bana çok eğlenceli gelir hep.
Işte o gün yine gençliğinden bahsederken birden dedi ki, “ ben eskiden gelecekle ilgili tek bir şey hayal ederdim. O da çocuklarımı gerçekten anlayabilmek”.
O anda, içimde bir umut ışığı yandı. Eğer söylersem; belki beni anlamaya çalışır, diye düşündüm bir an. Tam da zamanıydı aslında. Ama susmayı seçtim.
Yine de ara sıra o sözleri aklıma geldikçe gülümsüyorum, bu umut ışığı gülümsetiyor beni.
Tek bildiğim, annemi çoook sevdiğim <3